Kon, oranın Ishida'nın evi olduğunu gösteren tabelaya öfkeyle baktı. Prenses elbisesine benzeyen bir kıyafetin içindeydi, ama sinirden köpürmesine bakılırsa, bundan hiç de memnun görünmüyordu. "O dört gözlü pislik… Her seferinde güzel şeklimi onarım adı altında mahvediyor! Ne var ki bugün ona kim güçlüymüş göstereceğim. İşte geliyorum, kralın olarak!" Birkaç adım geriye gitti ve sonra kapıya bir tekme indirdi. Kapı ardına kadar açıldı. "Ne? Bu inek herifin böyle dikkatsiz olacağını da hiç ummazdım doğrusu."
"Lütfen dur, Ishida-kun!" diye acıyla haykırdı Orihime.
"O-Orihime? Orihime burada mı? Prensesim… Bir saniye-!"
Kon pür telaş Uryuu'nun odasına doğru koştu ve konuşmanın devamını dinlemek üzere bir süre bekledi.
"Dayan, Inoue-san, söz veriyorum elimi çabuk tutacağım."
"Ama deliğe girmiyor bir türlü! Birazdan yırtacak ve kanatacaksın!"
"Böyle bir şey olmayacak. Biraz krem kullanacağım."
"Vazgeçelim bence, Ishida-kun. Zaten benim için fazla büyük."
"İzin ver bir kez daha deneyeyim, Inoue. Emin ol acımayacak."
"Of, yapmamız gerekiyor, değil mi. Uzun süre yapmayınca hep böyle oluyor işte. Ah, Ishida-kun, acıtmayacağına emin -AH!"
Kon baştan ayağa kızardı ve yüzünde anlatılamaz bir ifadeyle odaya daldı. Peluş elleriyle gözlerini kapatmıştı. "Kes şunu, seni sapık herif! Kıymetlime el sürme! Şey…Üçe kadar sayıp sonra gözlerimi açacağım. Ne olursa olsun koruyacağım prensesimi senin gibilerinden!"
Bu sırada Kon bir cevap bekliyordu. Ortamda bir tuhaflık olduğunu hissetse de, dediğini yapmakta kararlıydı. Bir defa yutkunup saymaya başladı: "Bir…İki…İki buçuk…Üç!"
Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini açtı.
Karşısında Orihime ve Uryuu duruyordu. İkisi de donakalmıştı; Uryuu Orihime'nin kulağına doğru çilek şeklinde bir küpe tutuyordu ve Orihime anlaşılan hiçbir şeyin farkına varmamıştı, fakat Uryuu'nun gözleri öldürme isteğiyle parlıyordu.
Sessizliği Orihime bozdu: "Ah, merhaba, Kon!" Şirin bir gülümsemeyle sol elini salladı. Uryuu onun gibi sakin değildi, onun gibi iyi kalpli bir kızın yanında sert olmak istemediğinden sinirini apaçık gizlemeye çalışıyordu. Kon'u tutup yüzüne yaklaştırdı. "Ne arıyorsun burada?"
"Ben…şey…buradaydım çünkü…Hey, bana ne halt ettiğine bir bak! Bu aptal dikişleri çözüyorsun yoksa…"
"Yoksa?" diye alaycı bir şekilde devam etti Uryuu.
"Yoksa herkese Orihime'yi sevdiğini söylerim!" dedi Kon ve hemen kaçtı. O sırada Uryuu'nun yüzü utançtan mı kırmızıydı, yoksa öfkeden mi bilinmez. Kon'un arkasından bağırdı: "Ne dedin sen?!"
Orihime ona döndü: "Doğru mu bu, Ishida-kun?"
"Yo, değil tabii! Ben yalnızca….öldüreceğim seni, Kon!" Uryuu başka hiçbir şeyi önemsemeksizin Kon'u kovalamaya başladı.
Orihime ise elinde küpenin diğer tekiyle öylece kalakaldı.
