...oooOOO~~~ SSSby Marie Goos ~~~OOOooo...

Bu, Severus Snape'in makul miktarlarda deli edildiği bir hikayedir. Oldukça saçma espriler, saçma diyaloglar, saçma işler peşinde olan insanları içermektedir. Üf bu da hakkat çok saçma demeyin. Okuyun. Okurken suratınızın ekşimesinden de büyük bir zevk duyun :D

smut olmamasına rağmen saçma dokundurmalardan dolayı kırmızı yaptım rengi

iyi okumalar...!

Beta: melodi

1 eylül 1998

Sonunda yedinci sınıfım! Ravenclaw olmak gerçekten hiç de kolay bir iş değil. Diğer binaların aksine biz yüksek notlar almak zorundayız. Argh! Tılsım dersimden sadece ve sadece Uygun aldım! KENDİMİ ÖLDÜRMEM LAZIM! Hım. Affedersiniz. Her neyse kendimi biraz tanıtayım; ortalama bir boyum var, koyu kahve saçlarım (oldukça uzun) ve koyu yeşil gözler. Sanki... orman yeşili gibi. Olmadı mı? Düşündüm de... daha net... gözünüzün önüne gelir? Ehem. Her neyse...

Aslında pek günlük yazmam ama zor bir görevi gerçekleştirmek için bunu kullanmam gerekiyordu. Açıklamama izin verin.

Geçen sene Harry Potter'ın Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'i yenmesiyle her şey biraz... sıradanlaştı. Bu konu da Hogwarts treninde arkadaşlarımla oturup konuşurken ortaya çıktı. Ben de, elbette, bu seneyi yaşanabilir hale getirmemizi -ve bilirsiniz, bu son senemiz- önerdim. Bu arada bir şeyi açığa kavuşturmam gerekiyor. Bu okulda Slytherin olmayıp Profesör Snape'ten nefret etmeyen tek öğrenciyim. Aslında, biraz ona vurgunum da diyebiliriz. İlginç, evet biliyorum... Ama bu, yaptığımız planları oldukça kullanışlı bir hale getirdi, ki bunları taşıyabilecek bir tek bendim.

Luna Lovegood ve Ginny Weasley ile konuşuyorduk ve bu seneyi canlandıracak bir şeye ihtiyacımız olduğu konusunda hemfikirdik. Bu işe Profesör Snape'i bulaştırmak tamamen benim fikrimdi. Bir fikir bulmaya çalışırken burnunu kırıştıran Ginny, "Çünkü onu beğeniyorsun," diye mırıldandı. Hey- sadece çok az. Onun için ölüp bitmiyordum... Bunu büyük bir hararetle ötekilere de bildirdim.

Pencereden dışarıyı seyrederken, "Birisi ona aşık olsa nasıl olurdu merak ediyorum..." dedi Luna o hülyalı sesiyle. Çıtın bile çıkmadığı bir sessizlik oldu, ve bir sonraki an neyin geleceğini gayet iyi biliyordum.

"Sen zaten onu beğeniyorsun..." dedi Ginny düşünceyle. "Eğer ona aşıkmışsın gibi davransan acayip komik olurdu!"

"Bunu tercih etmem açıkçası," diye cevapladım, aklımdan yüzlerce işkence ve öldürülme yöntemi geçiyordu.

"Hadi ama! Bir çok görev hazırlarız -aşama aşama yapacaklarımız gibi. Örneğin aşk mektupları! Ve onu sevdiğini bilmek zorunda olacak... Ya da daha iyisi, öyle düşünecek."

"Bütün okul bilecek..." Luna iç çekti.

"Evet! Bütün okul. Ve sene sonuna kadar bütün verilen görevleri halletmek zorundasın, ve... ve..." Kaşlarını düzeltip düşünmeye devam etti.

"Onu öp." Seni öldürebilirim, Luna.

"Evet! Derslerin sona erdiği güne kadar kendini öptüreceksin. Gönüllü olarak." Ona baktım, sonra Luna'ya ve tekrar ona.

"Benimle kafa buluyorsunuz değil mi?" Başını iki yana salladı. "Peki bundan çıkarım ne olacak?"

"On galleon, on iki sickle ve yirmi bir knut," diye yanıtladı Luna, o koca gözleriyle bana bakarak.

"Bu yeterli değil."

"Bir de Hogwarts'taki son yılında dişe dokunur ve eğlenceli bir şey yapmış olmanın verdiği tatmin," diye ekledi Ginny. "Efsane olacaksın!" Pekala, itiraf etmeliyim ki, kulağa çok cazibeli bir fikir gibi gelmişti... Ve başarılı olursam, oldukça çekici bulduğum bir Severus Snape'ten bir öpücük alacaktım.

"Elbette başarabilirsen," diye ekledi Luna kayıtsızca. İşte bu son noktaydı, kimsenin benim yapamayacağım bir şey olduğunu düşündürecek değildim.

"Peki," dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ama söz verdiğiniz gibi, knutlarımı son kuruşuma kadar isterim... yani başardığımda." Ginny heyecanla ellerini çırptı.

"Harika!" diye haykırdı. "Muhteşem olacak!" Eh, buna ben de katılıyordum. Yine de bir şeyin açığa kavuşması gerekiyordu...

"Peki nerede ve ne zaman olacak bu... ee... 'görevim'?" diye sordum. Endişeliydim ama sonuçta o kadar da kötü olamazdı.

"Aşk mektupları." Görev Luna tarafından verilmişti. "İsimsiz olarak. Sırrın erkenden öğrenilmesine izin vermemelisin." Kesinlikle iyi fikir.

"İlkini bu gece yaz," diye ekledi Ginny. "Yaz tatillerini onsuz geçirmeye dayanamadığını söyle." Hınzır hınzır güldü, Luna ise yüzünde neredeyse bir şeyi unutmuş gibi bir ifadeyle gülümsedi.

Dokunaklı ve romantik bir şeyler yazmaya karar verdim, ama aynı zamanda acılı: karşılık görmeyen aşkın acısı. Bir de, tutku dolu ve kafasından kolayca atamayacağı şekilde olmak zorundaydı.

Çok Sevgili Severus,

İçimde beni yiyip bitiren duyguları acınası bir parça parşömene nasıl yazacağım bilmiyorum. İlk önce bu garip duyguların ne olduğundan emin değildim; bu harika ateşi, ruhumu yakan alevleri nasıl adlandıracağımı bilmiyordum. Ve kısa bir süre sonra, bunun bana uykusuz geceler geçirttiğini fark ettim. Severus Snape, görünüşe göre sana aşığım. Sana delicesine aşığım. Hayatımın her dakikası seni düşünmekle geçiyor. Alçak, ipeksi sesin damarlarımda bir zehir gibi dolaşıyor; ama bilemezsin, ne kadar zehirlenmek istiyorum! Ne zaman o güzel, simsiyah, delip geçen gözlerine baksam, kendimi ölmüş de tekrar doğmuş gibi hissediyorum.

Yumuşak ve tehlikeli dokunuşlarının anısı bütün bir yaz boyunca beni ayakta tuttu. Her gün, her bir zerremin sancıdığını, bir parçamın eksik olduğunu çünkü senle olamadığımı düşündüm. Her gece o zarif ellerinin tenimde gezindiği, sıcak nefesinin ensemi okşadığı rüyalarla kuşatılıyordum, boş bir yatakta uyandığımda ise senin dokunuşuna aç bir halde terk edilmiş oluyordum.

Yeniden yakınlarında olmak tekrar nefes almamı sağladı. Ne yazık ki, asla ama asla -bırak sevmeyi- beni istemeyeceğini biliyorum. Arzum öylesine karşılanmamış ve aç ki, artık aşkımı daha fazla bir sır olarak saklayamazdım. Sensiz yaşamımın ne kadar boş olacağını bilmeni isterim. Tek pişmanlığım sana kimliğimi henüz açıklayamayacak olmam; ama endişelenme. Kimliğimi bilmeni sağlayacağım, sonunda. Belki, bir şekilde, benim varlığıma tahammül etmeyi öğrenirsin ve böylece senin yanında olmanın hoşnutluğunu tadarım.

Seni sonsuza kadar seveceğim,

Bu yüzden lütfen beni affet

Elbette Snape mektubu aldığında eline geçen her el yazısı ile mektuptaki yazıyı karşılaştıracağı için kendiminkini değiştirmek zorunda kalmıştım. Basit bir büyüyle, yuvarlak ve dağınık yazımı hoş, dalgalı ve uzun saplı harflere dönüştürdüm... Çok güzel ve doğal gözüktü. Elbette, başka ve daha karmaşık bir büyüyle yazıyı kendi el yazıma döndürmesi ihtimalini engelledim.

Luna'ya gösterdiğimde yavaşça başını salladı. "Güzel olmuş," dedi sadece, mektubu bana geri verip pineklemesine döndü. Kağıdı kopyalamaya karar verdim, böylece bir sonraki sabah Ginny'e kahvaltıdan önce ne yazdığımı gösterebilirdim, çünkü göndermeyi o zaman planlıyordum. Erkenden kalkıp, onu Luna'nın kahverengi çiftlik baykuşuna verecektim. Geriye tek kalan; iki kopyaya da birkaç takip bozma büyüsü yapmak ve yatmaktı.