Direnişin üzerinden geçen 6 koca yıl... Mutantlar ve insanlar arasındaki muazzam düzen, hiç bozulmayacakmış gibi görünmekte... Karanlık, yavaş yavaş kendisini gösterirken, dağalmış X-men ekibi yeni üyeleriyle tekrar sahneye çıkıyor... Daylight Walkers'ın ortaya çıkışı, Brotherhood of Mutants'ın tekrar doğuşuyla, işler daha da zorlaşmış olsa bile, X-men ekibini ve tüm insanlığı tehdit eden karanlık yavaş yavaş ve sinsice büyümekte... Ekibin içindeki kopukluk, romantizm, kargaşa, ölümler ve 6 yıl öncekinden bile daha büyük bir savaş...

BÖLÜM 1.Aydınlık Yoldaki Karanlık Günışığı

Direnişin üzerinden yıllar gecmişti... Kurulan düzen o kadar muazzamdı ki. İnsanlar ve mutantlar arasindaki anlaşma yıllar boyu sürecek gibi görünmekteydi. Rouge, Magneto, Mystique ve tedavi uygulanan mutantlar yavaş yavaş güçlerine yeniden kavuşmuşlardı. Profesor Xavier, beyin nakli sonrası aramıza geri dönmüş, çeşitli çalişmalar sonucu yine tekerlekli sandalye kullanabilmeye başlamıştı...

Kısacası hersey yolunda gidiyordu, neredeyse her sey... Direnişte bazılarımızın canı cok yanmıştı... Scott ve Jean hiç ayrılmak istememişlerdi ve ölüm bile onları ayıramadı. Yeni öğrenciler, yeni öğretmenler, eski ve yeni dostlar... Kitty, Boby, Jubilee gibi ayrılan bir sürü kişi vardı ama John (Sibermoon), Carl (Xriver), Ashley (Shadow) gibi bir sürü yeni gelenler oldu...John manyetik bir güce sahipti, aynı Magneto gibi metali kontrol edebiliyordu ama bunun yanı sıra metali bütün elementlere dönüştürebiliyordu. Carl astral alemlere geçiş yapabiliyordu vu bunun dışında istedigi zamanlarda gözlerinden ışın çıkartabiliyorudu, okulda Cyclopsun yerini aratmıyordu...Yine de Cyclopsu unutmadık. Ashley toprağı ve elektriği kontrol edebiliyordu. Okulda çok yeni olmalarına rağmen üçüde cok başarılıydı.

Bize gelince... Beast bakanlıktaki görevinden ayrıldı ve yanımızda öğretmenlik yapıyor. Logan... Logan, Jean'i öldürmek zorunda oldugu geceyi asla unutamadı... Olanlardan hala kendini sorumlu tutuyor... Piotr yani colossus burada öğretmenlik yapıyor... Marie... Rouge, Boby'siz bir hayata başladı, hala boby'nin gidişini kendisinin mutant güçlerine bağlıyor... Rouge'un o halini gördüğüm her gün ona, Boby'nin gitmedigini, aslında Boby'nin öldüğünü söylememek için kendimi zor tutuyorum. Mystique... Magnetonun ona direnişte yaptığı şeyi asla unutmadı ve bizimle devam etmeye karar verdi... Bana gelince... Hala malikanede öğretmenlik yapıyorum ve bizi bir arada tutmaya çabalıyorum. Anlayacağınız tek değişmeyen ben kaldım... Ama bazen fırtınalar sizi yanıltabilir.

Yıllar su gibi akıp geçti derler ya... Bizim için hiç de öyle olmamıştı... Tek tesellimiz artık saklanmak zorunda kalmadan, sabahları huzurla uyanmak ve rahtça, dünya'da dolu dolu yaşayabilmemizdi... Sanki bu bizim, mutantlarin ütopyasıydı... Şimdi o güzel yilların üzerindeki kara bulutları kaldırmak için herkes Xavier'in malikanesine geri dönmüştü... Kitty... minik Kitty ne kadar da büyümüştü... Geri geldiğinde evli bir hanımefendiydi... Onu ilk gördüğümde o kadar şaşırdım ki, çocukluğundaki o masum yüzün yerini artık bir yetişkinin edası almıştı ve kendinden çok emin bir şekilde toplantı odasına girmişti... Arkasından da Warren geldi... Angel... onu en son gördüğümde direnişin üzerinden bir yıl geçmişti... Kitty ile evlendiklerini duyunca daha çok şaşırmıştım... Kitty'nin yüzünde buruk bir ifade vardı... Fazla mutlu olamadığı çocukluğunun üstüne çektiği mavi bulutların yeniden kararmaya başladığını görmek belliki onu cok üzüyordu... Jubilee her zaman asiydi... Gördüğüm kadarıyla eski halinden hic bir şey kaybetmemişti... Üretilen onca çözüm vardı ama pek bir işe yaradığı söylenemezdi... Daha geride bıraktıklarımızın yaraları iyileşmeden yeni bir yıkıma daha dayanabilirmiydik hiçbirimiz bilmiyorduk. Şimdi herkes, bunun sonunun da eskisi gibi olmasından korkuyordu..

Brotherhood of Mutants'in adımları yıllar boyunca tekrar atılmaya başlanmış ve yeniden kurulmuştu... Pyro, yine Magneto'nun yanındaydı... Bize yaklaşan karanlıktan Magneto'nun da haberi vardı ve git gide büyüyen bu karanlığa rağmen bir de onun ordusuyla tekrar yüzleştikten sonra durum, belkide gecen seferkinden daha kötü olabilirdi... Brotherhood of Mutants'taki casusumuzun ise bize oldukca fazla yararı vardı... Magneto'nun attığı her adımdan haberimiz vardı... Yaptığı planlar geçen seferki gibiydi... Kurduğu ordu bayaği güçlüydü ama phoenix'in yokluğu besbelli hissdeliyordu. Magneto ve ordusu yavaşça büyüyüp güçlenerek geri dönmüş olabilirdi... Ama biz de güçlenip savaşmak için geri dönmüştük.

"YETER! Tartışmayı bırakın artık. Bunun hiçbirimize faydası yok!" Profesörün gergin seni odada yankı yapmıştı. "Artık durup sakince düşünmeliyiz!"

"Ama profesör, zamanımız yok! Eğer hemen bir çözüm bulmazsak sorun daha çok büyüyebilir!"

"Merak etme Piotr! Sorunumuz daha fazla büyüyemez... Kardeşlik'ten haber varmı?"

Ororo cevap verdi "Evet profesör. Casusumuzun dediklerine göre, Magneto yeni planlanlar yapmaya başlamış. Son günlerde hiç uyumamış... Casusumuz onun hiç görmediği kadar bitkin olduğunu söylüyor."

"Eğer Eric'i tanıyorsam planladığı şeylerin pek de iyi şeyler olmadığını söyliyebilirim... Yakında casusumuzun, Magneto'nun yanında işi-" Kapıdan gelen yumruk sesleri profesörün lafını bitirmesine engel olmuşdu ve herkes kapıya dikkat kesildi... Bu sesler, yumruktan çok başka bir maddenin, metale vuruş sesiydi ve sonunda kapı büyük bir patlamayla kırıldı. İçeri spor kıyafet giyen bir mutant girdi. Tam o anda Ashley'nin gücünü odadaki herkes içinde hissetti... Ellerinden çıkan kıvılcımlar o kadar göz alıcıydı ki... Ellerindeki elektrokıvılcımları, adama doğru yöneltti ve bir anda adam çok daha farklı bir yerde duruyordu, elektrokıvılcım ise yere doğru yöneldiği anda Ashley onu toprağa çevirdi.

Yabancı garip bir gülümsemeyle bakarak "Burası Xavierin malikanesi değil mi? Yoksa yanlış mı geldim?"dedi.

"Doğru yerdesin" dedi ashley sinirli bir edayla."Peki, ya sen kimsin? Kendini tanıtacakmısın yoksa biz zorla mı öğrenelim?"

"Ben Daniel, küçüğüm... Bana, profesör Xavier'ın yardımcı olabileceği söylenmişti. Fakat burda kendisi yok gibi görünüyor..."

"Ben buradayım. evet ama bu saygısızca girişinin nedeni nedir, Daniel? Güçlü olduğun belli... Zamanı kon-"

"Beynimin içine girmekten vazgeç... Ben evcilleştirilebilinen bir hayvan değilim!"

Logan sinirle ayağa kalktı ve "Senin gibi düşünen ve senden daha güçlü olanları da gördüm..." Gözleri dolmuş ve sesi çatallaşmıştı "Sonlarını öğrenmek bile istiyeceğini sanmıyorum, çaylak" dedi.

"Peki bunu bana evcil bir hayvan mı söylüyor yoksa mutantmı çünkü-"

Ashley tekrar sinirlenerek "Kapa çeneni ve profesörü dinle!" dedi.

"Peki küçüğüm, sen yeterki iste" diye yanıtladı Daniel. Ardından Logan, Ashley'ye baktı ve gülümsedi.

"Evet zamanı kontrol edebiliyorsun ve telekinetik güçlerin var. Biz şimdiye kadar bize sığınan herkesi kabul ettik-"

"Ama profesör bu konuda biraz daha düşünsek-"

"Logan eksyi unutma... Buraya gelişini..." Profesör birkaç saniye duraksadıktan sonra devam etti "Evet Daniel, senin geleceğin bizimle" Prfesör önce Daniel'a sonra Marie'ye baktı ve gülümsedi...

"Şimdi bir üst kata çık. Soldan ikinci oda da kalabilirsin" dedi Ororo.

Daniel yavaşça toplantı odasından çıktı... Arkasından Ashley, topraktan bir kapı yaptı ve John onu metale çevirdi.

"Evet profersör, bence kaldığımız yerden devam edebiliriz" dedi Ashley.

Profesörün sesi, hiç olmadığı kadar çatallıydı "Şimdi şunu kararlaştıralım, bu geçen seferkinden de büyük bir savaş olacak ve bir çok kayıp vereceğimiz kesin... Şimdiden herkes seçimini yapsın, bilin ki bu kararın dönüşü olmayacak ve emin olunki bu savaşta iyi tarafta olmayı seçmezseniz, kötü taraftasınızdır... Bunun için iyi düşünün. Farkındayım size fazla zaman tanımıyorum ama bu konuşmayı yapmam için hepinizin bir arada olması lazımdı... Eğer yaşadıklarımız, benim elimde olsaydı emin olunki sizi bu seçim için burada toplamış olmazdım... Sizlerle bunca yıl boyunca aile gibi olduk ve sizden tek bir dileğim var... Ne yaparsanız yapın ama pişman olacağınız bir karar asla vermeyin."

Eski x-men üyeleri zaten bu savaşa baştan hazırdı... Rouge, Storm, Shadowcat, Colossus, Jubilee, Angel, Mystique ve Wolverine... Geride kalanlar ise çok kısa zaman içerisinde cevaplarını düşündüler.

"Ben varım!" dedi Carl ve ardından Ashley çok kararlı bir şekilde "Bende varım!" dedi... John ise hala düşünüyordu ve sonunda "Annem beni bu halde görseydi heralde... Tabiki bende varım!"dedi.

Toplantı odasındaki herkes bu yolda Xavier'la birlikte olduğunu kanıtlamıştı... O sırada kapı açıldı ve üzerine, uygun bir üniforma bulup, giyen Daniel içeri girdi "Hey! Beni unuttunuz... Bir savaş olacaksa bende sizdenim!" dedi.