Sisli bir İstanbul akşamıydı. Ali ve grubu yüksek bir binanın çatısına çıkmış İstanbulun manzarasını seyretmekteyi. Hepsinin yüzünde kasvetli ve tedirgin ibir ifade vardı sanki her an birileri onlara saldırabilir ve yaralayabilirdi. Aralarından biri sessizliği bozarak "Usta E. Ne zaman aramıza katılacak" diye söylendi. Tüm grup ona bakarak "Sabırlı ol" dedi ve derken hepsi biraz gergindi.
Ali ne yapması gerektiğini bilmiyordu ona akşam saat 23:30'da orada olması söylenmişti ve oda geldi ama ne gelen var ne giden. Sessizlik biraz daha böyle devam etti ama aynı çocuk "Kardeşlerim kimsenin geldiği yok artık gideli" dedi ve busefer onu kimse susturmaya çalışmadı çünkü hepsi aynı şeyi düşünüuyordu.
Ali "Tamam birazdan gideriz" dedi ve oturduğu yerden kalktı. Onunla birlikte diyerleride kalktı. Galip Aliye biraz sert ve sesinide yükselterek "Bizi kimin çağırdığını bile söylemeden saaterce burda beklettin ve şimdi kimse yok, oyunmu oynuyorsun bizimle" dedi Ali ve Galip uzunca bakıştılar etraftakiler gerilimi hissetmiş olmalı ki ikiliyi birbirinden biraz uzaklaştırdılar.
"Ben benden istenileni yaptım, bizim görevimiz bu emirlere uy ve geleneklere saygı göster" diyince Ali Galip biraz durdu ve "Gelenekler... saçmalık bunlar dedi" ve oradan ayrıldı.
Ali "Anlaşılan temas için daha erken. Hadi kardeşlerim gidelim artık" dedi ve gruptakiler biraz hayal kırıklığına uğramış ve üzüntülü bir halde peki diyip hazırlanmaya başladılar. Özgür Alinin yanına geldi ve "Galip'in kusuruna bakma o sadece heycanlıydı sende biliyorsun Kardeşliğe yeni girdi" dedi Ali "Biliyorum dostum, biliyorum" dedi ve birbirlerini teselli içi omuzlarına vurdular.
Derken bir ses bütün ortamı bozdu "Bu bir kartal" dedi Özgür. "Yoksa temas için geç değil mi ?" diye heyecanla sordu Ali. Bütün grup kartala bakıyolardı kafa kısmı beyaz vücudu kahverengi ve pençelerinde bir parşömen varı, aralarından biri "Parşömen mi kaldı artyık dedi bunu e-posta ile gönderseler ya hiç beklememiş olurduk" dedi. Gruptakiler buna güler gibi oldular ama Ali onlara sert bir bakış atınca onlarda susmayı seçti.
Parşömen kartalın pençelerinden ayrılıp üzerlerine doğru süzülmeye başlamıştı ve Ali ve Özgürün önüne düştü.
Özgür parşömeni yerden alıp Aliye uzattı ve "Bu sana galiba" dedi tebessüm ederek. Ali parşömenin üzerine Tarikatın mührünü kırdı ve açtı. Biraz içinden okuduktan sonra "Beyler dinleyin bu hepimizi ilgilendiriyor" dedi ve okumaya başladı.
"Benim genç öğrencilerim, sizin içinizdeki cevheri zamanında gördüm ve sizi topladım. Daha kenimizi ispatlamadınız ama önünüzde tam 2 seneniz var. Elma sizleri seçti. Siz şehrinizi ve Topraklarınızı korumak için görevlendirildiniz Alpha'yı takip edin o sizi gerçeğe götürecektir. Her dâyim ben sizinleyim ve yaptığınız herşeyi gördüğümü unutmayın. Geleneklere bağlı kalın. Elma sizi izliyor olacak.
Üstad E.
"Bu ne demek oluyor" dedi Özgür ve arkadan "Evet; ne demek bunlar, Elma nedir" diye sorular gelmey başlamıştı. Ali ise hala parşömene bakıyordu. Özgür onu sarstı ve Kardeşim nedir bunlar dedi.
Ali birşeyler biliyor olmalıydı, gözlerinde korku ve tedirginlik vardı.Sonra gruba dönüp "Arkadaşlar hikayemiz başlıyor bir bilinmeze gidiyoruz" dedi ve çatıdaki herkes meraklı ve endişeli bir şekilde parşömeni getiren kartalın gidişine baktılar.
