A/N: evet yeni bir hikaye, farklı bir konu ama gene Lily ve James:) yan karakterler, olaylar, her şey diğer türkçe hikayelerimden çok farklı olacak. bu hikayeyi önce ingilizce yazmayı denedim ama yeterince rahat yazamıyordum, o yüzden işte türkçe oldu. hikayenin çoğu kısmı kafamda hazır ama önemli olan sizin sevmeniz, yani daha fazla göndermeden önce sevip sevmediğinizi görmek için yeterince review gelmesini beklicem so please review:)

"Sen ne dersin Çatalak?" diyerek yanında oturan James Potter'ı dürttü Sirius. James ise duymamış gibi görünüyordu. Uzakta bir noktaya gözlerini dikmiş öylece bakıyordu. Sirius James'e dönerek "Çatalak?" dedi biraz daha yüksek sesle. Karşısında oturan Remus ve Peter'a baktı 'bunun nesi var böyle?' dercesine. İkiside dalgın dalgın duran James'e merakla bakıyorlardı. "Dünyadan James'e, dünyadan James'e," diye bağırmaya başladı Sirius. James yükselen ses karşısında uykudan uyanmış gibi silkinip arkadaşlarına döndü. "Bir saattir sana sesimizi duyurmaya çalışıyoruz," dedi Sirius.

"Ne oldu?" dedi James umursamazca.

"Aylakla şöyle güzel bir eşek şakası bulmaya çalışıyorduk, senin fikrini soracaktık Çatalak; ama sana ulaşmak son günlerde bayağı zorlaştı," dedi Sirius kırgın görünerek.

"Sadece düşünüyordum," dedi James, hala düşünceli bir şekilde. Sirius ve Remus kaşlarını çatarak birbirlerine baktı.

"Okula geldiğimizden beri sürekli böyle düşüncelisin," diye konuşmaya başladı Remus. "Bir sorun mu var?"

James omuz silkti. Hogwarts'taki son yılları yaklaşık bir hafta önce başlamıştı ve çoğu kişi bu yüzden çok heyecanlı ve mutluydu. Ama James için durum tam tersi olmuştu. Bununda tek bir nedeni vardı... Arkadaşları da James'teki bu değişikliğin farkındaydı; ancak James onlara bir türlü açılmadığı için ellerinden bir şey gelmiyordu. James gene sorularına cevap vermekten kaçınınca arkadaşları sıkıntıyla tekrar birbirlerine baktılar.

"Bak abi, bu bizim son yılımız; düşünmemiz gereken tek şey buradan gittiğimizde yıllar sonra bile hatırlanacak mükemmel eşek şakaları yapmak!" dedi Sirius sabırsızca. Ama anlaşılan söyledikleri tamamen yanlıştı.

James kaşlarını çatarak Sirius'a döndü. "Neden sürekli herkes son yıl olduğunu söyleyip duruyor ki?!"

"Çünkü son yılımız James! Ama belli ki okul bitmeden sendeki o eski eğlenceli ruh ölmüş bile!" dedi Sirius sinirli bir şekilde.

"Bazılarımızın şakalardan başka düşünecek daha önemli şeyleri var Sirius; ama keşke herkes senin gibi eğlenmekten başka bir şeye kafa yormadan, hissetmeden, duygulanmadan yaşayabilseydi! Eminim öyle yaşamak çok daha rahattır."

Sirius şaşkınlıktan ağzı açık kalmış bir şekilde James'e bakıyordu. Remus'la Peter da oldukça şaşırmıştı. Sirius tam karşılık vermek üzereyken Remus duruma el koyması gerektiğini farketti.

"Tamam, sakin olun," diye lafa başladı ancak başka ne diyeceğini bilemiyordu. Daha önce James ve Sirius ciddi bir şekilde hiç tartışmamıştı.

Sirius başını iki yana sallayarak ayağa kalktı. Fazla ciddi olmak ve sınırı aşmakla ilgili homurdanarak yatakhaneye doğru gitti.

James de onun arkasından burnundan sinirli bir ses çıkarıp başını diğer tarafa çevirdi.

Remus derin bir nefes aldı. "Bence artık derdini anlatmanın vakti geldide geçiyor," dedi James'e bakarak. James bir süre onu duymamış gibi davrandı. Sonra başını önüne eğip zorlana zorlana ağzından anlaşılmaz bir kelime çıkardı, "Lily..."

Remus önce bir süre durakladı sonrada elinde olmadan homurdanarak iç geçirdi.

"Bir şey mi dedin Aylak?" diye savunmaya geçti hemen James kaşlarını kaldırarak.

" 'Gene mi Lily' dedi," diye vikledi Peter birden, yardımcı olduğunu sandığı için mutlu görünerek. Remus Peter'a, James de Remus'a öldürücü bakışlar gönderdi.

"Bu yüzden size söylemek istemiyordum işte!" diye çıkıştı James. "Bu konuyu hiç bir zaman ciddiye almıyorsunuz, zaten hiçbir şeyi ciddiye almıyorsunuz; ama bu ciddiye alınması gereken bir konu benim için."

"Bizi mi hiçbir şeyi ciddiye almamakla suçluyorsun?" dedi Remus şaşırarak. "Sen hiçbir konuda ciddi olmadığın için öyle davranıyoruz," diye ekledi Remus anlayışlı bir tonla.

James gene başını önüne eğip biraz düşündü. Sonra küçük bir çocuk gibi omuzlarını silkerek "Banane," dedi. Asık bir suratla ayağa kalkıp işaret parmağını Remus'a doğru sallayarak "Beni hiç anlamıyorsunuz işte!" dedi ve hızla yatakhaneye doğru uzaklaştı. Remus şaşkınlıkla bakakaldı. Peter'a dönüp "Özel gününde heralde," diye mırıldandı. Peter da kesik kesik gülerek karşılık verdi.

Ortak salonun diğer ucunda James'in sorunu Lily'nin sorunları bambaşkaydı. "Daha ilk haftadan bu kadar çok ödev verdiklerine inanamıyorum," diye yakınıyordu. "Yani daha okul başlayalı bir hafta oldu, bizi birazcık bile rahat bırakmıyorlar."

Lily'nin karşısındaki koltukta oturan Amy başını İleri Düzeyde İksir Yapımı kitabının üzerinden uzatıp Lily'e bıkkın bir bakış attı. "Bu yıl F.Y.B.S. yılımız Lily. Hangi rahat bırakmadan bahsediyorsun sen?"

Lily omuz silkti. Önünde açık duran Biçim Değiştirme kitabındaki uzun paragraflara sıkıntıyla bakıp kaçmak ister gibi kitabı hızla kapattı. "Daha ders moduna giremedim galiba," dedi; ama Amy İksir kitabının sayfalarını hızla çevirirken onu duymamış gibi görünüyordu.

"Şu tekboynuzlu at kılının kullanıldığı şey neydi ya? Hani böyle şeydi... böyle...?" Kaşlarını çatarak düşündü. "Lily, biraz yardım etsene!"

"Hiç kafamı çalıştıracak durumda değilim Amy," diye omuz silkti Lily.

"Ohoo," dedi Amy de pes edip İksir kitabını bırakarak. "Bayan Öğrenci Başı bile böyle yapıyorsa bizim gibi sıradan insanlar ne yapsın?" dedi şakalaşarak. Lily de gülümsedi, her fırsatta Öğrenci Başı olduğunu hatırladığında seviniyordu; ama sonra aklına diğer Öğrenci Başı gelince... Nasıl olabilir ya nasıl?!

"Başlardan söz etmişken," diye devam etti Amy, sanki Lily'nin aklını okumuştu. "Diğer Öğrenci Başıyla iyi anlaşıyorsundur umarım." Lil'e muzip bir bakış attı.

Lily gözlerini devirdi. "Ya James Potter!" dedi gene durumu düşünüp sinirlenerek. "James Potter nasıl Öğrenci Başı olur?! Dumbledore iyice kafayı yemiş olmalı!"

Amy hala sırıtıyordu. James konusunda Lily'i sinirlendirmek çok hoşuna gidiyordu. "Öyle deme Lil," dedi hemen. "James bu yıl biraz olgunlaşmış gözüküyor."

"Olgunlaşmak mı?" dedi Lily sanki inanılmaz absürd bir kelime kullanıyormuş gibi abartılı bir ifade takınarak. "Belki Öğrenci Başı olabilir; ama yüz yıl geçse de o kendini beğenmiş domuz asla olgunlaşamaz!"

"Aaa, Lily," dedi Amy. "Niye öyle diyorsun ki? Hem şimdilik senle uğraşmayı da bırakmış gibi görünüyor. Eşek şakalarından da yapmıyorlar. Hala ne istiyorsun zavallı çocuktan."

Lily Amy'e sinirli bir bakış atarken Amy kıkırdıyordu. "Bana gene o çapulcuları savunma Amy. Daha bir hafta oldu, eğer o Potter'ı biraz tanıyorsam şimdi kafasından ne sinsi planlar geçiyordur."

Aslında Lily haklıydı. James yatağında yatıp tavana bakarken kafasında kesinlikle bir plan vardı. Ama bu ne eşek şakalarıyla ilgiliydi, ne de Lily'i kendisiyle çıkmaya nasıl ikna edebileceğiyle ilgili. Tam tersine James Lily'i nasıl unutacağıyla ilgili bir plan kurmuştu ve planından memnun bir şekilde uykuya dalarken zümrüt yeşili gözler beyninde dönüp duruyordu. Bilmediği şey ise planının hiç beklenmeyen bir şekilde işleyeceğiydi.