I.BÖLÜM
Fleur ve Bill Weasley yaklaşık iki yıldır evlilerdi. Birbirlerini Üç Büyücü Turnuvası'ndan beri tanıyorlardı. Voldemort zamanında birçok sorun yaşasalar bile çok mutlu bir çiftlerdi. Bill, Weasley ailesinin en büyük çocuğuydu, diğer altı kardeşi ile kıyaslarsak en sessiz olandı. Fleur ise Fransızdı, çeyrek veelaydı. Yıllar önce "Salak", "kendini beğenmiş, hatta Bill'in en küçük kız kardeşi Ginny'nin ona taktığı "Fitil" ismi ile anılsada, yıllar sonra Fleur Weasley ailesi ile iyi anlaşmaya başladı. Fleur İngiltere'ye taşındıktan sonra hep ailesi ve akrabaları ile zaman geçirirdi. Özelliklede Ron Weasley ile. Ron, Fleur'un en iyi arkadaşlarındandı. Tabi en iyi arkadaşları ve biricik kız kardeşi Gabrielle, Fransa'da olduğu için bir tek Ron vardı. Bu Ron için garipti. Belki de dördüncü senesinde Ton'un Fleur'dan hoşlanması buna sebepti. Bill ve Fleur Gringotts Bankası'nda çalışıyorlardı. Bill buradaki işini ne kadar ilerletsede, Fleur yeni doğan kızı Victoire'e bakmak için işi bırakmıştı. Victoire, annesi gibi sarışın, mavi gözlü bir kızdır. II. Büyücü Savaşı'nın yıldönümünde doğduğu için ona Fransızca "Zafer" adı verilmişti. Fleur'un işi bırakmasıyla, Bill fazla mesai çalışmaya başlamıştı. Çok erken saatlerde çıkar ve çok geç saatlerde eve gelirdi. Bazen Fleur yüzünü bile göremezdi. Fleur ise bütün gün kabuk evde kalır, ev işleri yapar ve Victoire'e bakardı. Haftada bir Molly kaynanası ve Arthur kayınpederi onu ve Victoire'i ziyarete gelirdi. Bazen ise Bakanlıkta seherbazlık yapan yakın arkadaşı Ron ziyarete gelirdi. Bill'in bu kadar çok çalışmasından memnun olmayan Ron, Fleur'u yalnız bırakmamak için sık sık gelirdi. Gene o günlerden bir gün Ron Fleur'a uğrar. Güneşli ama birazda rüzgârlı bir gündü. Ron cisimlenerek, kabuk evi gören bir yamaca gelir. Tam Dobby'nin mezarının önüne. Ron, Dobby'nin mezarına doğru yürüdü ve bir dal çiçek bıraktı. Sonrada Kabuk eve doğru yürüdü. O sırada Fleur bulaşıkları yıkıyordu. Tabakları havlu ile kurularken, musluğun önündeki pencereden Ron'un geldiğini gördü. Gülümsedi. Hemen ellerindekini bıraktı ve kapıya koştu. Ron kapıya geldi ve tam çalacakken Fleur ona kapıyı açtı. Ron bir saniyeliğine şaşırmıştı. Sonrada gülmüştü. "Selam Fleuğ." Garip bir şekilde heyecanlanan Fleur "Selam Ron. İçeri gel." Onu içeri aldı. Ona bir çift pembe terlik uzattı. "Kusura bakma diğerlerini bulamadım." Ron kısa bir kahkaha attı ve terlikleri giydi. Ron hemen kapının önündeki küçük salona, kahverengi koltuğa doğru yürüdü. Fleur ise kahverengi koltuğun karşısındaki mavi beşiğe doğru koştu. Victoire'nin uyuduğunu gören Fleur, Ron'nun yanına oturdu;
-Ee, nasılsın?
Fleur gülümsedi. Uzun zamandır evi ziyaret eden olmadığı için heyecanlanmıştı.
Gözlerinin altından ağladığı ve uykusuz olduğu anlaşılıyordu.
-Pekiyi değil. Sanığım Heğmione'den ayrılacağım.
Ron ile Hermione, Hogwarts savaşından beri çıkıyorlardı. Mutlu bir çiftlerdi. Birbirlerini yıllardır sevmişler ancak; hiçbir zaman birbirlerine acılamamışlardı. "Ayrılacağım" kelimesini duyunca şaşıran Fleur hemen;
-Ne? Neden?
-Öyle işte. Heğmione'ye göre hep işi, değsi benden önce geliğ. Hogwagts'ta son senesini okuduktan sonca ve Adalet bakanlığında çalışmaya basladığından beği hiç görüşemiyoğuz. Mutlu değilim. Zaten yakında seheğbazlık isimden ayrılacağım çünkü yakalamam gereken ölüm yiyen kalmadı. Ben aile kuğmak istiyoğum ama bunun Heğmione ile geğçekleşeceğinden emin değilim.
Fleur cok şaşırmıştı. Ama Ron'u iyi anlıyordu. Onun durumu ile kendi durumu benziyordu. Fleur'un gülümsemesinden eser kalmamıştı. Ona döndü ve
-Bill'den boşanmayı düşünüyorum.
Dedi. Ron'un gözleri faltaşı gibi açıldı.
Bu durum onu cok şaşırttı. Gerektiğinden fazlaydı. Çünkü onların sorun yaşadığını Ron bile biliyordu, ama Fleur'un bu kadar ileri gideceğini düşünmemişti.
-Ne? Sen ciddi misin?
Fleur gözlerini yere devirdi. Bu karardan o bile memnun değildi.
-Bunu bende istemiyorum ama dün bu konuyu Bill ile konuştum. O da beni anlıyor. Bencilce davrandığımı biliyorum ama belki de bu şekilde hayat ikimiz için daha da kolay olur. Bu kadar çalışmasına gerek kalmaz en azından. Victoire'e ben bakarım. Bende çalışırım. İşe bu kadar yüklenmez.
Ron, Fleur'a hak veriyordu. Onun ne kadar uğraştığını kendide görüyordu.
-Peki, ne yapmayı düşünüyoğsun?
Fleur derin bir nefes aldı.
-Boşanma kâğıtlarını imzaladım. O da imzaladı. Kesin cevap gelene kadar burada kalacağım. Hogwarts'ta tılsım öğretmenliğine başlayacağım. Orda hiç öğrenci olamadım bari öğretmen olayım.
Ron gülümsedi.
-Yanıma geldiğin için teşekkür ederim Ron. Umarım bu boşanma aramızı değiştirmez.
-Saçmalama. Asla.
Fleur gülümsedi ve kolunu Ron'un omzuna attı.
-Merak etme. Her şey daha iyi olacağından eminim.
Ron kafasını salladı. Fleur, gözlerine baktı sonrada ayağa kalktı. Mutfağa doğru ilerledi. "Kahve ister misin? Sıcak olması lazım."
-Çok isteğim. Uykusuzum bende. Bu ağada akşam yemeğe geliyoğ musun?
Sessizlik oldu. Fleur, Ron'un neden bahsettiğinden anlamamıştı:
-Ginny ve Hağğy'nin düzenlediği? Sanığım Harry'nin yeni evinde olucaktı. Neville ile Luna, Peğcy ile Audğey ve Geoğge ile Angelina çiftleği gelicek sanığım.
Fleur'un hala sesi çıkmıyordu.
-Evet haklısın ne işmiz vağ bizim çiftleğin ağasında? Dedi Ron.
Fleur elinde iki fincan sıcak kahve ile küçük oturma odasına geçti. Gülümsüyordu.
-Şu an en az istediğim şey çiftlerin arasında oturmak. Ayrıca gelsem bile Victoire'e kim bakıcak? Ama ben seni engellemeyeyim. Sen eğlen.
Fleur ona mavi bir fincan uzattı. Ron düşünceli bakıyordu. Fleur kahvesinden bir yudum aldı ve Ron'a döndü:
-Percy ve Audreyden uzun zamandır haber alamadım. Nasıllar?
-Audğey hamile..
Fleur bu haberi duyar duymaz normal ses tonundan biraz daha tiz bir ses ile
-Aa.. Gerçekten mi? Audrey'e hemen uğramalıyım. Belki ihtiyacı olan birşey vardır.
Ron, Fleur'un bu iyi kalpliliğini seviyordu. İlk tanıdığında daha bencil ve soğuk biriydi.
-Adını Molly koymak istiyomuş Percy.. Annesinin cesuğluluğu ve fedakağlılını beliğtmek içinmiş..
Fleur kahvesinden bir yudum daha almak için kasaya uzandı.
-Molly gerçekten güzel bir isim. Ve haklı. Yedi çocuk.. Sana nasıl dayandı acaba?
Ron kahkaha attı.
-Zar zor. Hağğy ile neleğ yapmıştık neleğ… Uçan ağabayı çalıp Hogwarts'a kadar gittiğimiz bile oldu. Geğçi yaşadıklarımızla kıyaslayınca bunlağ biğşey değil.
-Evet. Bir kısmını Bill anlattı. Ama senin kelimelerinden dinlemek isterim. Sonuçta yaşamış olan sensin. Beni kırmazsın değil mi?
Ron güldü. Tüm okul maceralarını anlatmak içinden gelmiyordu. Ama anlatacağı kişi Fleur olunca işler… değişirdi.
O gün Ron ve Fleur saatler geçirdiler kabuk evde. Kahkaha,üzüntü, gerilim.. O gece uzun bir zamandan sonra.. yaşam vardı..
Hava kararmıştı. Fleur ve Ron saatin ne kadar geç olduğunu anlamamışlardı bile. Ron susmak bilmiyordu ama Fleur, Ronu dinlemeyi çok seviyordu. Altıncı yıllarından bahsediyorlardı. Fleur elinde sıcak çikolatası ile şömine karşısında, halının üzerinde oturuyordu. Ron ise ayakta anlatıyordu. Ellerini kullanarak anlatıyordu.
-Hağğy, ben ve Heğmione kaymak biğalarımızı içeğken Profesöğ Slughorn ile karşılaşmıştık. Profesöğ, Hağğy ve Heğmione'yi bir pağtiye davet etti. Ama beni etmedi. Adımı bile hatığlayamadı. O sığada yan masada Dean ve Ginny…. Biliğsin…
Fleur kahkaha attı. Ron sinirlendi.
-Çok mu kıskançsın Ron? dedi Fleur, hala kahkaha atarak.
-O benim küçük kağdeşim..
Fleur kahkaha atmaya devam etti. Sonra kendini toparladı ve Ron'un anlatışını dinlemeye devam eti.
-Sonğa bağdan çıktık ve az ilerideki Hogwarts'ın yolunu tutmuşken az önümüzde Gğyffindoğ öğrencileri Katie Bel ile şu an Geoğge'nin karısı olan Angelina Johnson vağdı. Neyse.. Biz yan yana yüğüğken biğ çığlık duyduk. Katie yere düşmüştü ve yanında Angelina "Yapmamasını söylemiştim!" diye bağığıyoğdu. Katie'nin yakınında siyah,süet bir kutu vardı ve içinde zümğut biğ kolye vağdı...
Fleur heyecanla Ron'un anlatışını izliyordu. "Sonra Katie.." devam ettii.
-Katie bir anda havada uçmaya başladı. Acı çektiği yüz ifadelerinden anlaşılıyoğdu. Sonra Katie havada biğ o tağafa biğ diğer tağafa uçumaya başladı. Kontğolünde değildi ama.. Sanki süğükleniyoğ gibiydi..
Sonra bir anda..
-Ingaaaaağağağağa
O sırada Victoire uyanmıştı. Ron'un hikâyesini yarıda bölmüştü. Fleur şöminenin önünde ki halıdan kalktı ve beşiğe doğru yürüdü. Victoire'i Kucağına aldı ve onun başını kendi boynuna dayadı. Victoire susmuştu ama bunca saat uykudan sonra acıkmış olduğunu düşünen Fleur beşikten uzaklaştı ve Ron'a dönerek:
-Ona süt içirmem gerekiyor sanırım. On dakika beklersen hemen işim biter.
Ron acıklı bir şekilde baktı.
-Boşver. Saat çok geç oldu. Başka biğ zaman bitiğiğim.
Fleur'un gülümsemesi silindi. Kafasını salladı. Ron kapıya doğru yürümeye başladı. Pembe terliklerini çıkartırken, Fleur:
-Seninle zaman geçirmek çok güzeldi Ron. Umarım doğru olanı yaparsın. Seni mutlu eden kararı seçersin.
Hala Victoire'i kucağında tutuyordu. Ron ona gülümsedi.
-Teşekküğ ederim Fleuğ. En iyi ağkadaşlağımın sevgilisi olunca bu konulağı konuşucak kimse olmuyoğ. İyi ki vağsın.
Fleur gülümsedi ve Ron'un kapıdan çıkmasını izledi. Gecenin karanlığında yok oldu. Fleur, kucağında Victoire ile içeri, Victoire'in odasına gitti. Bir yandan ise ne yapacağını düşünüyordu. Nereye taşınacaktı ki? Hogwarts onu işe alacak mıydı? Bir anda alınan bu karar ne kadar düşünülse bile insan önüne sunulacakları nerden bilirdi ki?
Victorie'ye biberon ile sütünü içirdikten sonra Victorie'i beşiğine koydu ve derin bir nefes çekerek noxladı.
