19. yüzyıldan kalma eski, Viktorya tarzı İngiliz evlerinin arasına uzun, kimilerinin çirkin, kimilerinin modern diye değerlendirdiği apartmanların yapıldığı, lüks bir semtte oturuyordu Sirius Black. Buraya asla Cisimlenerek gelmezdi, birkaç blok ötedeki köhne aralıkta cisimlenip,sokağı yürüyerek geçerdi. Şapkasını çıkardı, pelerininin altından bir Muggle sokak satıcısından aldığı ve yıllardır onu idare etmiş sahte saate baktı. Geceyarısını bir saat geçmişti bile, ama apartmandaki muhafazakar komşuları, takdir etmeyerek, onun gecelerini diskolarda geçiren, şu ünlü Mugglelardan birinin hayranı zannettiği için, kapıcı dahil, kimse bunu garipsemiyordu.
"İyi geceler Bay Adams." Dedi kapıcı, ağır kapıyı açarken. "İyi geceler, Todd." Diye cevap verdi Sirius- Ken Adams onun Muggle dünyasında kullandığı isimdi.Asansöre binip, altıya bastı. Aynadan yansımasına baktı, gözaltları üç gündür uyumamaktan iyice çökmüştü, uzun zamandır su yüzü görmemiş saçları şekilden şekle girmişti ve bir haftalık traşsız suratı ona bir serseri havası veriyordu- serseri havasını sevmediğinden değil. İyi çocuk Sirius olmaktan vazgeçeli yıllar olmuştu.
Sarı ışığın aydınlattığı loş altıncı kat koridorundaki dairesinin anahtarını ceplerinde arandı, sonunda şıkırdatarak kapıyı atı. Antreye şapkasını bıraktı, salona ilerledi.
Birden salondaki ışık yandı ve deri, siyah, Londra manzaralı penceresine bakan koltuk, Sirius'a döndü. "Ah.." dedi Sirius şaşkınlıkla. Evin boş olmasını bekliyordu, ama elbette- bugün, tam on iki gün olmuştu. "Hoş geldin." Dedi deri koltuktaki ayağa kalkarak, sabahlıklı, yüzünde renkten eser olmayan, bitkin görünmesine rağmen hala çok güzel olan bir kadındı bu. "Harpy." Dedi Sirius, gidip kadına sarıldı. Ah, onu özlemişti. "Nasılsın, iyi misin?" Harpy'yi kendinden biraz uzaklaştırıp yüzüne baktı. "Noldu?" "İyi… ama şu anda konuşamam Sirius, çok…" "Anlıyorum, anlıyorum, gerek yok." Dedi Sirius. "Asıl sen iyi misin? James bana kaç gündür gözükmediğini söyledi." Sirius'un yüzünü zarif ellerinin arasına aldı, büyük gözleri endişe doluydu. "İyiyim… birkaç iş sadece." Harpy'nin elini öptü. "James'i nerede gördün?" "Yolda… Cisimlenemedim, biliyorsun, güvenlik… Ben de Süpürge'yle geldim." "Oh, canım…" Harpy'ye yeniden sarıldı, süpürgeden nefret ederdi o. "Seni özledim." diye mırıldandı Harpy, yüzü Sirius'un kalın pelerinine gömülü olduğundan sesi boğuktu, yüzünü kaldırdı. "Ben de seni." Dedi Sirius, Harpy'yi öperek. "Ah, yatmam gerek, dört gündür uyumadım." Dedi Harpy ayrıldıklarında. Sirius gülümsedi, kanepeye oturdu, pelerinini çıkardı. "Seni oyalamayayım." "Sirius!" dedi Harpy, koluna hafifçe vurarak. "Ben yatıyorum, sabah görüşürüz." Sirius'u öpüp yatak odasına gitti.
Sirius Harpy'nin arkasından baktı, ona yalan söylemekten nefret ediyordu, doğrusu yalan söylediği için pişmanlık duyduğu tek kişi Harpy'ydi. "Hey!" dedi arkasından, Harpy döndü. "Zayıflamışsın." Dedi Sirius gülümseyerek, Harpy sırıttı. "Teşekkürler, ama gerçekten yatmam lazım." Sirius'a eliyle bir öpücük yolladı. "İyi geceler." "İyi geceler." Dedi Sirius, gerisin geri kanepeye kendini bırakarak. Asasını pelerininin içinden çıkardı, ama bu gece onun da asasını oynatacak gücü kalmamıştı. Düşünme işi yarına, diye emretti kendine. BU gece dinlenmelisin. Kanepeden kalktı, koridora gitmeden ışıkları söndürdü. "Hey." Dedi Harpy o odaya girince, sabahlığını çıkarıyordu. "Yatmayacaksın sanıyordum." "Fikrimi değiştirdim." Dedi Sirius, kollarını Harpy'nin beline dolayarak. "Bana işkence ediyorsun, Sirius." Dedi Harpy dönerek. "Gerçekten…" Sirius'u hafifçe öptü. "Yatacaksak…" "Biliyorum." Dedi Sirius. "Bir şey yapmak zorunda değiliz. Sadece, seni özledim." Harpy Sirius'un gömleğinin düğmelerini çözdü. "O zaman iyi geceler." Yatağa girdi, bir çiçek gibi kıvrılarak yattı. Sirius onu sevecenlikle seyretti, sonra ışığı söndürüp yatağa girdi. "İyi geceler."
"Günaydın." Diye mırıldandı Sirius, Harpy gözlerini açınca. "Günaydın." Dedi Harpy gözlerini kırpıştırarak. " Saat kaç?" "Üç…buçuk." Dedi Sirius, komodinin üzerindeki eski saate bakarak. "Uff, geç olmuş." Dedi Harpy, doğrularak. Sarı saçları, darmadağın olmuştu. "Gözlerim şişmiş." Yataktan kalkıp banyoya gitti. "Yoldaşlık'a gitmemiz gerekmiyor mu?" Sirius bir su sesi duydu. "Sanırım." Diye mırıldandı yataktan kalkarak. "Bugün toplantı var, ama yedide." Banyoya girdi, diş fırçasını aldı, Harpy çoktan duşa girmişti. "Dumbledore'a gitmem gerek, toplantıdan önce beni görmek istediğini söylemişti." "'umble'ore, 'a?" dedi Sirius, buharlı aynada dişlerine bakarak. "İ'inci adam olmak'an sıkılma'a başla'ım a'tık." Lavaboya tükürdü. "Peki ben seni ne zaman göreceğim?" Harpy duştan başını çıkardı. "Bu gece. Söz veriyorum." "Söz mü?" Sirius gülümsedi. "Söz. Toplantıdan sonra, tüm gece bizim." Sirius çapkınca gülümsedi.
