Chris: Hey, size Muskoka, Ontario'da bir yerlerdeki Wawanakwa Kampı'ndan canlı olarak geliyoruz!
Otuzlu yaşlarının ortasında iyi giyimli bir adam iskelede dururken görüldü. Parlak sırıtışını kameraya gösterdi.
Chris: Ben sunucunuz Chris McLean'ım, şu anda televizyondaki en yeni realite şovlarından birinin sezonunu yayınlıyorum!
İskeleden aşağıya doğru yürüdü.
Chris: Anlaşma şu. Yirmi iki kampçı, bu berbat eski yaz kampında sekiz hafta geçirmek üzere 'seçildi'. Diğer gençlere karşı mücadelelerde yarışacaklar ve etkinlikte kampçı arkadaşlarının yargılamasıyla yüzleşmek zorunda kalacaklar. Her mücadeleden sonra bir takım ya bir ödül kazanacak ya da takım arkadaşlarından birinin gidişini izleyecek: onlar, Total Drama ve hayattan tamamen gidecekler.
Chris Kıkırdadı.
Daha sonrasında birkaç küçük kütüğün sandalye olarak yerleştirildiği ve önünde bir tabak marshmallow ile bir yağ varilinin durduğu küçük bir açıklığa doğru yürüdü.
Chris: Kaderleri burada, her hafta bir kampçı dışında herkesin bir marshmallow alacağı dramatik ve dramı tetikleyen kamp ateşi töreninde belirlenecek. Sonunda yalnızca bir yarışmacı ayakta kalacak ve büyük bir ödülle ödüllendirilecek. Hayatta kalabilmek için kara sineklerle, ayılarla, iğrenç kamp yemekleriyle ve en önemlisi birbirleriyle savaşmak zorunda kalacaklar. Her an, kampın etrafına yerleştirilen yüzlerce kamera tarafından kameraya kaydedilecek. Kimler altında ezilecek? Baskı olacak mı? Bunları Total Drama Dead Island'ta öğrenin!
İntro
Chris iskelede gülümsedi.
Chris: Pekala o zaman. İlk kampçımız Zoey'e hoş geldin diyelim!
Zoey zoraki gülümsemeyle iskeleye doğru yürüdü. Kendini zorladı ve derin nefes alış verişleriyle iskeleye vardı.
Chris: Merhaba Zoey, burada olmak nasıl bir duygu?
Zoey: Güzel bir duygu, umarım başarabilirim.
Zoey gülümseyerek konuştu. Korkuyordu ama bunu belli etmemeye çalışıyordu.
Chris: Güzel, diğer kampçılar gelene kadar lütfen iskelenin diğer tarafına geçin.
Zoey daha sonrasında iskelenin diğer tarafına gitti.
Bir tekne daha geldi.
Chris: Hoşgeldin Lorenzo.
Chris tekneye bakarak duyurdu. İki tarafta da sessizlik vardı ve Chris bunu bozmaya karar verdi.
Chris: Lorenzo? Buraya gel ahbap.
Bir süre sonra tekneden çığlıklar gelmeye başladı.
Lorenzo: Hayır! Oraya gitmek istemiyorum! Ölmek istemiyorum! Neden Chet'in sezona katılmasına izin vermedim ki?
Aniden sürücü teknenin kapısında belirdi ve yarışmacıyı bagajıyla birlikte tekneden fırlattı.
Lorenzo: Geri gel! Burada yaşayamam!
Chris: Lorenzo!
Chris, ikinci yarışmacısının yerde hıçkırarak ağladığı gerçeğini görmezden gelerek gülümsedi.
Chris: Kalkman lazım dostum! Kendini toparla!"
Lorenzo ayağa kalkarken hıçkırdı.
Lorenzo: Ö-özür dilerim.
Lorenzo Burnunu çekti.
Lorenzo: Bu, sadece... gerçekten burada olmayı istemiyorum, anlıyor musun?
Chris sahte bir sempatiyle başını salladı.
Chris: Seni hissediyorum dostum. Ama gösteriye devam edebilmem için iskelenin diğer tarafına geçmen gerekiyor, tamam mı?
Lorenzo başını salladı, valizini aldı ve iskelenin diğer tarafına gitti.
Zoey Lorenzo'nun korkmuş halini farketti ve ona sarılmaya karar verdi.
Zoey: İşte, orada. Sakinleş canım tamam mı?
Lorenzo: T-Teşekkürler.
Lorenzo derin nefes almaya devam ederek Zoey'e sarıldı.
Chris: Ve şimdi ise Gwen'i tanıtıyoruz!
Bir sonraki tekne yaklaşırken Chris heyecanla duyurdu.
Gwen tekneden indi Gwen dış taraftan cesur gibi gözüksede içinden deli gibi çığlık atıyordu.
Chris: Hey Gwen nasılsın?
Gwen: Sence? Bizleri öldüren bir adada mahsur tutuyorsun sence hepimiz çok iyi miyiz ha?
Chris: Sakinleş kızım, diğerlerine bu karşı bu tutumu verirsen erken ölürsün.
Gwen sadece hırıldadı ve iskelenin diğer tarafına geçti.
Chris gülümseyerek diğer tekneye baktı.
Diğer teknede Beardo neşeli görünüyordu. Kulaklığında en sevdiği şarkıları dinliyor olmalıydı.
Beardo tekneden indi ve Chris'e sarıldı.
Chris: Bakın millet, en azından birileri burada olmaktan mutlu, bu tavırla hayatta kalabilir.
Beardo Chris'e baş parmak verdi ve iskelenin diğer tarafına gitti.
Diğerleri Beardo'nun mutlu görünmesine şaşırmıştı.
Gwen: Ya deli ya da ölmeyi çok isteyen bir adam.
Gwen Zoey ve Lorenzo'ya Beardo'yu işaret ederken söyledi.
Beardo: Merhaba dostlar, nasıl gidiyor?
Zoey diğerleri arasında daha pozitif kalmaya çalışıyordu.
Zoey: Bizler iyiyiz. Peki ya sen?
Beardo: Burada aynı, herkesle bir adada yarışmak zevkli olacak ayrıca burada birkaç arkadaş edinmek güzel olur.
Gwen ve Lorenzo Beardo'nun pozitifliği karşısında şaşkınken Zoey Beardo'ya gülümsedi. Aslında o da diğerleri gibi şaşkındı ama bunu belli etmiyordu.
Chris diğer tekneye baktı.
Chris: Hoşgeldin Lindsay.
Chris'in sesi biraz daha beyecanlı geliyordu. Lindsay tekneden indiğinde etrafına bakındı.
Lindsay: Merhaba, bana çok tanıdık geliyorsun.
Chris: Ben sunucunuz Chris Mclean'im.
Lindsay anlamadı ve kaşını kaldırdı.
Chris: Total Drama'nın sunucusuyum.
Lindsay: Ohh, seni oradan tanıyorum! Burada olmak harika Kyle!
Gwen: Bu kız kesinlikle aptaldan başka birşey değil.
Lorenzo: Biliyorum değil mi?
İkili birbirlerine fısıldayarak konuşuyorlardı.
Lindsay iskelenin diğer tarafına gitti.
Zoey: Merhaba ben...-
Lindsay: Üzgünüm hayatım çok demodesin. Eğer tarzını geliştirmek istiyorsan konuşabiliriz.
Zoey hırladı.
Beardo: Peki bana ne önerirsin?
Lindsay: Kilo vermek olabilir, diyetisyenim Dilan çok iyidir. Seni ona yönlendirebilirim.
Beardo: Teşekkürler?
Beardo kafası karışmış bir şekilde sordu.
Lindsay: Rica ederim.
Lindsay Beardo'nun imasını anlamadığından bunu söyledi.
Chris: Herkesin dikkatine, bu dansçı olmpiyatlarının 2.'si olan Josee burada!
Chris, olimpiyatçı kalpsiz kraliçeyi iskeleden inerken sırıtarak bunu duyurdu.
Josee iskeleye indi. Etrafına bakındı ve gözlüklerini çıkardığında kaşlarını çattı.
Josee: Herkese merhaba kaybedenler
Her hecesinde kibir damlatan Josee söyledi.
Chris: Hey Josee, burada olmak nasıl bir duygu?
Chris onun cevabını merak ederek sordu.
Josee sırıttı.
Josee: Durum berbat ama kazanmayı planlıyorum, bu yüzden endişelenecek bir şeyim yok!
Josee kendinden emin bir şekilde iskeleye doğru yürüdü ve diğer yarışmacılara seslendi.
Josee: Merak etmeyin, kazandığımda hepinize güzel bir anma töreni yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Josee alay ederek Zoey ve Lorenzo'un moralinin bozulmasına neden oldu. Hatta bu yorum Beardo'nun olumlu dış görünüşünü biraz bile eritti.
Gwen: Ve bunu buz dansı olimpiyatlarında 2. olan ebbesi yaratık söylüyor.
Gotik kız alaycı bir sırıtışla söyledi.
Josee'nin bu yorum karşısında gözleri parladı. O kaybedene o lafların hepsini tıkır tıkır ağzına sokacaktı.
Josee: Hey ucube, en azından ben ülkemi iyi bir şekilde temsil ettim ayrıca bunu kazanacağımın garantisini veriyorum hayatım zaten bir hafta içinde buradan çıkmış olacaksın.
Josee kelimlerine zehir akıtarak söyledi.
Herkesin nefesi kesildi.
Beardo: Vay be, neden sakin olmaya çalışmıyorsun? Cennete gitmek için birkaç puan toplaman lazım ama sen toplamadan düşeceksin.
Beardo oyun terimlerini kullanarak konuştu.
Josee ellerini sakallı adamın memelerini sıkarak Beardo'nun kızarmasına ve yere düşmesine sebep oldu.
Beardo sert bir düşüş yaptı ama neyseki kanaması yoktu ama yinede inliyordu.
Josee: Kapa çeneni!
Buz Dansçısı alay etti.
Josee: Bir numaralı kaybedenle konuşuyordum. Sen sonraki kaybedensin. Sıranı bekle!
İlk kez öfkeden başka bir duygu sergileyen Gwen, Josee'nin yanından geçip hâlâ yerde inleyen Beardo'nun üzerinde diz çöktü.
Gwen: Hey, iyi misin?
Zoey Beardo'nun ayağa kalkmasına yardım etmek için koşarken Gwen sordu.
Beardo: Yea...
Beardo göğüsünü tutarken söyledi
Beardo: Onun sorunu ne?
Gwen: Bilmiyoruz ama onu ilk elemeye çalışacağız.
Gwen, Beardo'ya güvencil bir bir şekilde söyledi.
Zoey, Gwen ve Beardo bir sonraki tekne ufukta belirdiğinde yerlerine geri döndüler. Josee kendisine gelen kızgın bakışlarla alay etmiş ve tırnaklarını törpülemekle meşguldü.
Chris bu yeni gelenin gelişi karşısında çok heyecanlı görünüyordu.
Chris: Millet, işte bu Bowie.
Bowie teknesinden indi ve rakiplerine baktı. Hepsini alt edeceğini görüyordu sinsi bir şekilde gülümsedi.
Bowie: Hepinize merhaba dostlar, umarım iyi geçiniriz.
Bowie daha sonrasında Beardo'nun göğsünü tuttuğunu fark etti ve hemen şaşkın bir şekilde onun yanına gitti.
Bowie: Aman Tanrım, bunu sana kim yaptı böyle?
Lorenzo: O yaptı!
Lorenzo Josee'i işaret ederken söyledi.
Bowie kaşlarını kaldırdı ve onun yanına gitti.
Bowie: Bunu neden yaptın? Kendini elemeye mi çalışıyorsun sen?
Josee: Hayır, o aptal benim sözümü kesti ve cezasına katlanmak zorunda kaldı ayrıca bu sezonu arkadaşsız kolayca kazanabilirim.
Bowie: Senin yerinde olmak istemezdim.
Josee sadece göz devirdi.
Bowie: Adın ne?
Beardo: Beardo. Peki ya senin?
Bowie: Bowie. Tanıştığımıza memnun oldum Beardo.
Bowie Beardo'ya el uzatırken söyledi.
Beardo: Bende öyle Bowie.
Beardo Bowie'nin elini sıkarken gülümseyerek söyledi.
Josee: Tavsiye, eğer birisiyle arkadaş olmaya çalışırsan bu seni en fazla 2. yapar ve 2.'lik sadece kaybedenler içindir.
Gwen: O zaman kaybeden karşımızda duruyor.
Gwen sırıtarak söyledi.
Herkes Josee'ye gülerken Josee diğerlerine hırıldadı.
Josee: O küçük pislikler çok düşüyor!
Josee mırıldanarak söyledi.
Chris: Her neyse, bir sonraki yarışmacımızı tanıtmamızın zamanı geldi.
Bir sonraki teknenin sesi giderek yükseliyordu. Ancak önceki teknelerden farklı olarak teknenin içinde ve üzerinde kimse yoktu. Ancak teknenin arkasına çekilen iki kayak vardı ve bir sonraki yarışmacı bunların üzerine sağlam bir şekilde yerleşti. Tekne kayarak durdu, ancak kırmızı bir eşofman ve kırmızı bir kafa bandı giyen yarışmacı, durmak bilmeyen an tarafından ileri doğru itilmeye devam etti. Teknenin arka kısmına çarptı ve kayarak suya sıçradı.
Lindsay: O iyi mi?
Lindsay daha iyi görebilmek için başını uzatarak sordu.
Chris: İyi olduğundan eminim.
Chris omuz silkerek söyledi.
Gerçekten de on saniye sonra, üzerinden sular süzülen ıslak bir genç adam, kahverengi, kahverengi saçlarını kurutarak iskeleye tırmandı.
Tyler: Hey millet.
Tyler tedirgin bir şekilde herkese bakarak söyledi.
Chris: İşte Tyler, millet!
Chris duyurdu.
Herkes Tyler'a bakıyordu; bakışlar küçümseyiciden ilgiliye ve eğlenmeye kadar değişiyordu.
Lorenzo: Bu iyi bir düşüştü, dostum.
Lorenzo gülümseyerek söyledi.
Tyler, durumlarından dolayı herkesin birbirinden nefret etmediğini görünce biraz rahatladı.
Tyler: Haha, evet. Stresli olduğumda spor beni rahatlatıyor ve şu anda ciddi anlamda stresliyim.
Lorenzo: Merak etme, çoğumuz senin gibi stresliyiz.
Lorenzo bazılarını işaret ederken söyledi.
Zoey: Burada aynı.
Zoey, Lorenzo'ya katılarak söyledi.
Chris: Artık hepiniz hoş ve rahatsınız.
Chris gözlerini devirdi.
Chris: Yaklaşan başka bir teknemiz var, o yüzden dikkatli olun!
Bir sonraki tekne geldiğinde Chris konuşmaya karar verdi.
Chris: İşte Shawn burada millet!
Chris yarışmacıyı tanıttı ama tekneden bir ses gelmedi.
Chris: Shawn, orada mısın?
Daha sonrasında Shawn adrenalin patlamasıyla elinde birkaç tehlikeli aletle Chris'in üzerine atladı.
Herkes şaşkındı, Shawn Chris'e saldırıyordu ve birkaç kelime geveliyordu.
Shawn: Beni öldüremeyeceksin zombi nefes! Seni ben öldüreceğim!
Shawn bir hamle daha yapacakken Chris kendini toparladı ve Shawn'ı üzerinden itti ve hemen ayağa kalktı.
Shawn düşünce biraz daha sakinleşti ve etrafına bakınca diğerlerinin şaşkın ve Chris'inde öfkeli olduğunu gördü.
Shawn: Üzgünüm, seni zombi sandım ayrıca tedbir çok önemlidir.
Chris: Ama bu sezon için değil. O aletler yasak hepsini bana ver.
Shawn: Ama neden? Kendimi korumam lazım! Yoksa öleceğim!
Chris: Amaçta bu zaten Einstein, öleceksin zaten ama kazanırsan o başka.
Shawn Chris'e tedirgin bir şekilde baktı ama aletlerinden birkaçını gizlice saklamayı başardı.
Shawn iskelenin diğer tarafına geçtiğinde herkes ona bakıyordu.
Shawn: Neden hepiniz bana öyle bakıyorsunuz?
Bowie: Sunucuyu neredeyse öldürüyordun. Bu çok şaşırtıcıydı.
Gwen: Ama etkilendim.
Gwen gülümseyerek söyledi.
Shawn: Teşekkürler, aslında onu zombi sandım ama meğerse değilmiş.
Gwen: Eh, yinede zombiden farksız.
Josee: Pekala, zombi çocukla tanıştığımıza göre programa geri dönebilir miyiz acaba?
Josee göz devirerek sordu.
Bowie: Birisi yatağından ters kalkmış ha?
Josee: Kaybol Gay!
Bowie kaşlarını çatıp Josee'ye dik bakarken Josee sadece gözlerini devirdi.
Chris: Pekala millet, işte Mary burada.
Mary tekneden iner.
Mary: Yani burada 8 hafta kalacağımızı ve o 8 hafta içerisinde ölmezsek hayatta kalacağımızı mı söylüyorsun?
Chris: Yeap.
Mary: Bu üzücü çünkü 1/22'lik bir oranla hayatta kalma ihitmalimiz var. Bu çok yazık.
Gwen: Aslında 21, çünkü birisi çoktan gidecek.
Gwen Josee'yi işaret ederek söyledi.
Mary: Peki ama yinede iyi bir oran değil. Bu 1'in oranını azıcık arttırır.
Zoey: Evet, sanırım...
Zoey mırıldanarak dedi.
Daha sonrasında teknede karşıya bakan bir kadın polis görüldü.
Herkes başta onun gerçek polis olduğunu sandı ve sevindiler.
Zoey: Aman Tanrım, ölmeyeceğiz!
Tyler: Evet! Bu muhteşem!
Mary: Bundan şüpheliyim.
Mary tek kaşını kaldırarak söyledi.
Chris: Öyle olmalısın çünkü o gerçek polis değil, o polis öğrencisi öyle olsa neden polis çağıralım ki?
Lorenzo: Haklı olduğu taraf var.
Lorenzo onaylarak söyledi.
Sanders: Üzgünüm millet, maalesef daha polis değilim, olmak çok istiyorum. Keşke daha da erken bir zamanda okula başlasaydım.
Herkesin yüzü düştü. Bir an kurtulabileceklerini düşünürken maalesef umutları da suya düşmüş oldu.
Sanders'ın arkasından başka bir tekne daha vardı, tekne bomboştu. Sanki kendi başına gidiyormuş gibiydi.
Chris kaşını kaldırdı.
Chris: Umm, Crimson? Orada mısın?
Crimson Chris'in arkasında belirir.
Crimson: İşte buradayım.
Chris çığlık atar ve nefes nefese kalır.
Chris: Bunu bir daha yapma!
Chris Crimson'u sert bir şekilde uyarır.
Crimson: Üzgünüm, sanırım fazla korkaksın.
Crimson iskelenin diğer tarafına yürüdüğünde Gwen'nin yanına geçti.
Crimson: Mavi ve Siyah. Buna bayıldım.
Gwen: Teşekkürler, seninki de güzel. Klasik beyaz siyah hikayesi ama fena değil.
Crimson: İki rengin büyük bir anlamı var. Birisi başlangıç birisi son.
Mary: Aslında siyah beyaz iyilik ve kötülüğün simgesi olarak ta gösterilir. Buna Çin'deki kolye örneğini verebiliriz. Beyaz taraf iyilik siyah taraf ise kötülüğü simgeler.
Sanders: Benim duyduğum kolye efsanesinde iyi davrandığımızda kolye beyaza dönerken kötü davrandığımızda kolye siyaha dönüyor olandı.
Mary: Gerçeklik ihtimali var, %74,54 katılabilirim.
Mary onaylarak dedi.
Chris: Her neyse, işte amigo güzelimiz Sammy geliyor.
Bir tekne geldi, Sammy tekneden indi. Etrafa korkuyla bakıyordu ama bunu bastırmamaya çalışıyordu.
Sammy: H-Herkese merhaba.
Sammy kekeleyerek ve ağlamaklı bir şekilde söyledi.
Bowie kız için kendini kötü hissetti ve ona güven verecek şekilde gülümsedi.
Bowie: Merhaba, ağlamana gerek yok, burada birkaç arkadaş edinebilirsin.
Beardo Lorenzo ve Zoey kıza samimi görünmek için ellerini salladılar.
Sammy: E-Evet ama... korkuyorum... Ölüm korkusu.
Sammy son cümleyi buzlaşmış bir şekilde söyledi.
Bowie: Hepimiz yapıyoruz ama bunu düşünmeyin tamam mı? Kazanacağınızı ve hayatta kalacağınızı düşünün.
Zoey: Ayrıca, derin bir nefes alın. Yaptığımı yapın.
Zoey derin nefes alıp verdi ve Sammy de bunu denemeye karar verdi.
Derin bir nefes aldı ve verdi. Az da olsa rahatlamış oldu. Beardo Sammy'in yanına yaklaştı.
Beardo: Hey, belki kafanı dağıtmana yardım edebilirim. Kulaklığımda birkça müzik var onları dinleyebilirsin.
Sammy Beardo'dan kulaklığı aldı ve müzik dinlemeye başladı. Bu Sammy'i az da olsa rahatlattı ve çocuğa gülümsedi. Beardo da aynı şekilde amigo kıza gülümsedi.
Daha sonrasında başka bir tekne daha yaklaştı.
Ezekiel tekneden indi ve herkesi selamlamaya karar verdi.
Ezekiel: Herkese merhaba millet, bu yol boyunca Tanrılar sizinle olsun.
Ezekiel boynundaki haç kolyesini sarılırken söyledi.
Bazıları çocuğa garipçe bakıyorken bazıları içlerinden "amin" diyordu.
Chris: Pekala Ezekiel, gerçek dünyada olmak nasıl bir duygu?
Lindsay: Bekle gerçek dünya derken? Yoksa biz Matrixte miyiz?
Lindsay aptalca bir şekilde sordu.
Lorenzo: Hayır, bu bir mecazi terimdir.
Lorenzo ona açıklamaya karar vererek söyledi.
Lindsay: Ohh, şimdi anladım teşekkürler Loren...- Lor...- Zo...- Lorzo!
Lindsay Lorenzo ismini telafuz etmekte zorlandığından ona başka bir şekilde teşekkür etti.
Lorenzo: Bu Lorenzo ve rica ederim.
Lorenzo bundan rahatsız olarak ve düzeltmek amacıyla söyledi.
Daha sonrasında bir tekne geldi.
Kaslarını öpen ve kendince övünenw bir adam vardı. Tekneden inmiyordu ve daha sonrasında tekneyi süren kişi onu tekneden attı.
Sam: Bir dahakine kendin sür seni ahmak!
Lightning şaşırdı ama birşey demedi.
Daha sonrasında ekrana döndü ve gülümsedi.
Lightning: Lightning sizler için kazancak hayranlarım. Sha-Boom!
Daha sonrasında Lightning Sammy'e göz kırptı ve amigo kız kızardı.
Chris: Pekala... o zaman bu konuda sana bol şans ahbap.
Chris isteksizce ve rahatsız olmuş bir şekilde söyledi.
Lightning iskelenin diğer tarafına geçti. Sammy'in yanına durdu ve amigo kıza gülümsedi ve amigo kız saçlarıyla oynamaya başladı.
Josee bunu farketti ve rahatsız oldu.
Josee: Cidden, öleceğimiz bir adadayız ve siz flört mü ediyorsunuz?!
Sammy: Hayır, ben sadece...-
Lightning: Hey, sakin ol ahbap. Bizlik hiçbirşey yok.
Lindsay: Josapha'nın sakinleşmesi lazım.
Josee: Bu Josee seni tek amipli salak.
Josee bunu öfkeyle söylerken Mary araya girdi.
Mary: Acaba Obsesif Kompulsif Bozukluğu adlı unutkanlık hastalığına mı sahipsiniz?
Mary ilgiyle aptal sarışına sordu.
Lindsay: Obsesif ne?
Mary: Unutkanlık hastalığı, bu Alzheimer veya Demans'a benzemez. Bu birtakım olaylar sonucu ortaya çıkan hastalıktır. İnsanların isimlerini unutursunuz, öğrenme zorluğu çekersiniz vb durumlar.
Mary bilge doktoruymuş gibi açıkladı.
Lindsay: Öğrenmek zor ama onun dışında bir sıkıntım yok. Ayrıca neden bunu sordun?
Lindsay sonda tek kaşını kaldırarak dahiye sordu.
Mary: Sadece merak ettim. Geldiğimiz andan beri sende birkaç belirti tespit ettim ve onları sormak istedim. Sanırım yanılmışım.
Mary son kısımda kıkırdadı.
Sanders: Bilgileriniz için çok teşekkürler ama programa devam edebilir miyiz acaba?
Sanders nazik bir şekilde sunucuya sordu.
Chris: Tamam, işte sıradaki kampçımız geliyor.
Kısa boylu ön dişi eksik olan sevimli çocuk tekneden iner ve Chris'e selam verir.
Chris: İşte adamımız Codymister burada!
Chris Cody'i heyecanla tanıttı.
Cody: Dostum... bütün seksi hatunlar gelmişe benziyor. Acaba hanginiz daha iyi...-
Gwen Cody'in dudağını tutar.
Gwen: Bize yapışma seni sapık.
Cody birşeyler mırıldanıyordu ve Gwen Cody'in tükürürkleri karşısında iğrenerek elini dudaktan çekti.
Cody: Huh, teşekkürler hanımefendi.
Cody rahat bir şekilde nefes alırken Gwen sadece göz devirdi.
Daha sonrasında bir tekne geldi.
Zengin bir kız tekneden indi ve tırnaklarını törpülerken sunucuya baktı.
Taylor: Ne yani, sunucumuz sen misin? Sunucu adayımızın daha yakışıklı olmasını bekliyordum.
Chris: Bu ne cüret! Erkenden atılmak mı istiyorsun?
Taylor: Bu atılma yaşayacağım anlamına geliyorsa neden olmasın.
Taylor omuz silkerek söyledi.
Chris: Hayır, seni daha erken öldürebilirim ya da...
Chris sinsi bir şekilde sırıttı.
Taylor: Büyük ihtimalle öyle olacak değil mi?
Taylor umursamaz bir tavırla sordu.
Chris: Ohohoh! Kesinlikle öyle.
Taylor yüzünü ekşitti ve daha sonrasında iskelenin diğer tarafına geçti.
Taylor Sammy'e baktı.
Taylor: Zavallı gibi görünüyorsun. Kendine biraz çeki düzen vermelisin hayatım.
Lindsay: Burada ona katılıyorum.
Lindsay Taylor'dan onay almayı bekleyerek ona gülümsedi.
Taylor: Ne yani sende yalaka mısın?
Taylor şüpheyle aptal sarışına sordu.
Lindsay: Hayır, ben sadece sana katıldığımı belirtmek istemiştim.
Lindsay gergin bir şekilde kıkırdar.
Taylor: Tamam ama insanları sadece ben aşağılayabilirim, anladın mı?
Lindsay: Anladım Tyson.
Taylor: Affedersin?
Taylor kaşını kaldırarak sordu.
Mary: Ona aldırma bizlere lakap takmaya çalışıyor o kadar.
Mary Lindsay'i savunarak söyledi.
Taylor: Tamam ama Tyson bir erkek ismi. Kadın olanlardan bulun!
Taylor öfkeyle söyledi.
Josee Taylor'un tavrına karşı sırıttı ve onun yanına gitti.
Josee: Kesinlikle haklısın. O aptal çok cahil. Hastalıklı bir fahişe.
Taylor: Sen ne cüretle ona hakaret edersin?
Josee şaşırır.
Taylor: O aptal olabilir ama onu nazikçe uyarıyorum. İnsanları orta seviyede aşağılamayı severim sen sınırı fazla aşıyorsun. Ayrıca sana Jerkbutt demekten zarar gelmez, değil mi çocuklar?
Taylor son kısımda sırıtırken herkese sordu.
Diğerleri Josee'nin lakabı olan "Jerkbutt"'a fena halde güldüler.
Tyler: Bu iyiydi kızım!
Tyler zengin kıza baş parmak verdi.
Taylor beceriksiz sporcuya gülümsedi.
Daha sonrasında bir tekne daha belirdi. Bir kız teknenin ucunda meditasyon yapıyordu.
Daha sonrasında tekneden indi ve güzel gülümsemesini takındı.
Chris: İşte Laurie burada!
Laurie: Merhaba Chris, her zamanki gibi çok iyi görünüyorsunuz.
Chris: Her zamanki halim.
Chris göğsünü kabartarak söyledi.
Laurie Gotik kızın yanına geçti.
Gwen: Bu oyunu yalakalıkla mı kazanacağını düşünüyorsun?
Laurie: Hayır, bunlar benim gerçek hislerim.
Mary: Gerçekten de olabilir, herhangi bir jest mimik ifadesi yok. Doğruyu söylüyor.
Lightning: Teşekkürler Einstein.
Lightning dahi kıza göz devirerek söyledi.
Mary: En azından 2+2'yi toplayabilirim.
Mary sırttı.
Lightning: Bu çok kolay Lightning her zaman mat-matematiğe çalışır.
Lightning göğsünü kabartarak övündü.
Lightning: 2+2 tabiki de... Ummm Sammy? Yardım eder misin?
Lightning gergin bir şekilde amigo kıza sordu.
Sammy: Gerçekten mi? Bu vücutta güç ve güzellik var ama beyin yok mu?
Lorenzo: Kısacası Lindsay'in özeti!
Lorenzo ve Zoey beşlik çakarak güldüler.
Lindsay: Affedersin?
Tyler: Onları dinleme, bence gayet iyisin.
Tyler aptal sarışına moral vermek adına söyledi.
Lindsay: Bana bilmediğim birşey söyle.
Lindsay kibirli söyledi.
Tyler başını eğdi.
Lindsay: Ama teşekkürler.
Tyler tekrardan gülümsedi.
Daha sonrasında gitar çalan bir adam geldi. Tekneden indi ve Chris'i selamladı.
Rock: Merhaba Chris, bu sezonu yakıyoruz ha?
İki adam tokalaştılar.
Chris: Biliyorum dostum, bu sezon ateşli olacak.
Rock iskelenin diğer tarafına geçti ve tanıdık birisini farketti.
Rock: Beardo?
Beardo: Rock!
İki ahbap birbirlerine sarıldı.
Rock: Sende mi buradaydın?
Beardo: Evet ahbap! Grup neredeyse tamam. Spud ta gelecek mi?
Rock: Pek değil, Spud başvurular konusunda tembeldir bilirsin.
Beardo: Biliyorum ahbap.
Zoey: Merhaba, ben Zoey.
Rock: Rock.
İkili el sıkıştılar.
Rock: İlginç görünüyorsun ahbap.
Rock gotik kıza iltifat ederek söyledi.
Crimson: Sağol... Sanırım?
Gwen: Merak etme bunda kötü birşey yok.
Gwen diğer gotik arkadaşına güvence verdi.
Crimson: Teşekkürler o zaman.
Crimson hafifçe gülümsedi.
Rock belirsiz şekilde kızardı.
Daha sonra teknede iki ateşli adam belirdi. İkiside çok ateşliydi ve onlardan herkes etkilenmişti.
İki ateşli model tekneden indiler.
Chris onları tanıtacakken Laurie ev sahibinin sözünü kesti.
Laurie: Merhaba, ben Laurie, peki ya siz?
Vegan kadın kızararak iki model adama sordu.
Caleb: Ben Caleb, diğeri ise kardeşim Justin.
Bowie: İkiniz kardeş misiniz?
Bowie ilgi ve şaşkınlıkla sordu.
Justin: Evet, kardeşim Caleb daha sportsal olsada ben daha çok modelistim.
Taylor: Ölüm adası tarzında bir yerde olduğumuzun farkındasın değil mi?
Caleb: Öyleyiz ama endişelenmemeye çalışıyoruz.
Justin: Kırışıklıklarımız çıkabilir.
Laurie: İkisi ile çıkmak için herşeyimi verirdim.
Bowie: Bende ama ölüm adasındayız.
Laurie: Haklısın ama onlar çok ateşli.
Bowie: Biliyorum ama hayatımız herşeydir.
Laurie: Haklısın, Tanrı Ana bizim hayatlarımızı bağışlasın.
Bowie "Amin" anlamında başını salladı.
Chris: Pekala, şimdi ise son yarışmacımızla tanışalım.
Daha sonrasında bir tekne geldi. Tekne bomboştu. Chris her zamanki gibi yarışmacıya seslendi. Bundan çok sıkılmıştı ama programına devam etmek zorundaydı.
Chris: Tammy? Orada mısın...-
Daha sonrasında Chris arkasında bıçak saplayan Vikingler gibi giyinen kadını farketti.
Chris yere yığıldı. Herkes şoktaydı.
Tammy: Süpriz!
Lindsay ev sahibinin yanına gitti.
Lindsay: Chip, iyi misin?
Mary Chris'in nabzına bakmaya karar verdi.
Diğer taraftan Sanders kafası karışık şekilde Vikingli kadına sordu.
Sanders: Bunu neden yaptın?
Tammy: Bu benim sihirli değneğim, aslında iki tane var ama yanıma sahte olanı getirdim.
Sammy: Bekle, o zaman bu...-
Taylor: Gerçek!
Herkes şok oldu.
Mary: Bu doğru, adamın kalbi atmıyor...
Rock: O öldü!
Bir süre herkes sessiz kaldı ve daha sonrasında herkes sevinç tezahüratları yapmaya başladı. Bunun nedeni sadece ölmeyecekleri içindi.
Shawn: Bunu yapmasaydın ben yapacaktım.
Shawn Tammy'in elini sıkarken söyledi.
Tammy: Sağol ama bu sahte olan değil mi?
Gwen: Bundan oldukça şüpheliyim ama iyi iş.
Tammy: Sağol... sanırım?
Tammy kafası karışık bir şekilde söyledi.
Birkaç saniye boyunca kimseden ses çıkmadı.
Cody sessizliği bozmaya karar verdi.
Cody: Peki... Ummmm... Şimdi ne yapacağız?
Mary: Doğrusu buradan nasıl kurtulacağız?
Mary Cody'in hatasını düzeleterek sordu.
Taylor: Ailemi arayacağım, burada durmuyorum.
Taylor telefonundan ailesini arayacakken birisi ok ile Taylor'un telefonuna vurur.
Taylor: Hey! Bunu kim yaptı...-
Daha sonra karşılarında aşçı kılıklı bir adamı gördüler.
Chef: Süpriz sersemler!
(Devam Edecek)
Note: Heyyy, 2024'ün ilk fanfici! Pekala bunu birkaç gün önce yazmaya başladım ama korkunç bir durum oldu ve işler uzadı. İlk olarak YouTube kanalım kapandı! Eğer Total Drama Reboot bölümlerini yükleyen bir kanal gördüysen o benim. Yani namı değer "Dakota Queen" Her neyse, hala bunu aşmaya çalışıyorum ve bilmiyorum... Alabilecek miyim? Ayrıca ne olur ne olmaz diyeden sizlere haber vereyim. Bu hesabı silme ihtimalim var. (Başka nedenlerden dolayı) Yani üst üste aynı kişinin fanficler attığını görürsen bunun benim olduğunu anla. Her neyse bu fanfic 26 bölümlük şu her elenen kişinin öldüğü bir fanfic olacaktı ama... Bazı bakiye bitirici karakterlerden nefret ettiğim için... (Yani Shawn Tammy Sanders) böyle oldu ama merak etme. Bunu Zombi Adası tarzı bir hikayeye çevireceğim. Bunun hakkında bir fanfic okumuştum. Muhteşemdi! Gen 1'in bununla mücadele ettiği bir fanficti. Hatta bunu başlatan Gen 2'ydi ve Dakota tek hayatta kalandı! Okumanı tavsiye ederim. Neyse, başka fanficlerde görüşürüz. Ayrıca Gwen'i seviyorum ama kızlar arasında sıralaması düşük bu yüzden... burada. Neyse sonraki bölüme görüşürüz.
Note 2: Hesabı kapamıyorum, alternatif seçenekleri gördüm ve vazgeçtim.
